Ne aramıştın?

düşünce etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
düşünce etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

9 Mayıs 2012 Çarşamba

Şundan Bundan Aradan Sonra

Neredeyse bir yıl olmuş yazmayalı. Değişen ise herşey ve hiçbir şey. Olur öyle arada. Ama bavul toplayıp gitmek lazım azizim. Buralarda kalmak iyice zorlaşmış. O zamana kadar da ruhumun gıdası gelsin biraz size. Ayrıntılar da sonraya


Öptüm


31 Mayıs 2011 Salı

Hoş Geldin Yaz!

           Yuppi! Sorumlulukların çoğu gitti, azı kaldı - bir düşünüyorum, ulan hala var ama bişiyler. - Neyse artık istediğim şeyler üzerinde yoğunlaşabileceğim. Umuyorum. Evde kurabiye yaptım ama başka fırında yapmıştım, olsun kurabiye yerine bisküvim oldu (pardon püskevit diyecektim.). Şu anda ise aslında başka blogları keşifteyim.    Eh ufku açmak lazım değil mi? Odayı ve beyni toplayalım daha çoooook şey var yazacağım. Bu arada Nikita'yı izleyin ben buralarda takılırken, tavsiye edilir.


Au Revoir

25 Mayıs 2011 Çarşamba

Hakkımı bulamıyorum, hani nerede? yardım edermisiniz?

              Bugün oldukça tatsız ama bir o kadar da hoş geçti. Birkaç gündür göremediğim kankacım M. sonunda teşrif ettiler :)))) Buraya kadar güzel, tamam. Sonra geometri sınavı gelir.. Çok hoş bir şekilde. O kadar çalışmama rağmen bir işe yaramamasına mı, öğretilenlerle alakası olmamasına mı, çevremdeki herkesin kağıtlara aval aval bakması mı, yoksa sinirlerimi bozmama mı yanıayım bilemedim. Ama yapılacak birşey yokmuş. Önceden deneyenler kasma, aynı şeyi yaşayan bazıları ise nolcak yani boşver diyor. Tabi benim hayatımı etkilemesi veya başkalarının hayatını etkilemesi de önemli değil dimi? Bu mudur yani? Bakalım yarın birşeyler yapacağız, ne olacağı bilinmez ama. İsyanlardayım yani. Böyle giderse hukukçu filan olacağım o derece. 


             Ama bir de çikolata var hayatta. Böyle filmler var, sonracıma fotoğraf çekmeler, iyi havalar, kocaman dondurmalar var. Bir de küçüklüğün ne kadar güzel olduğunu hatırlatan fotoğraflar, anılar var. Sabır zor meslek dostum. Anlamak da öyle. Ne yazık ki ben bu iki konuda da prof. olduğumu söyleyemeyeceğim (Arkadan da desert rose'u ver anacım). Her geçen gün daha zor geliyor bazen. Avutmak için kendimi, yalnızlığın sesini dinliyorum, kitap okuyorum başka alemlere dalarak. Bir de şarkı söylüyorum. Mutluluk katsayımı yükselten şeyler bunlar. 


          Dedim ya şarkılar güzeldir. Eline alırsın şarap kadehini, arkada Buena Vista Social Club. Hava yavaşyan karanlık olur. Hafiften yudumlarsın şaraptan. Mırıldanırsın " Dos gardenias para ti / que tendran todo el calor de un beso / de esos que te di / y que jamas encontraras / en el calor de otro quere "..


Adiós

24 Kasım 2010 Çarşamba

From !?! To ..

         Sonunda aklındaki tasarıyı gerçekleştiriyordu. Bavulunu sessizce toparlamış, uzun süredir biriktirdiği parasını gizli yerinden almış, arabasına benzini doldurmuştu. Kotunu giydi, o sevidği ince kolsuz bluzu geçirdi üzerine. Pilot gözlüklerini taktı kafasına, tanyeri olduğu için birde kazak aldı. Hazırdı gitmeye, son defa eve baktı veda edermiş gibi. Not bile bırakmadı geriye. Hiçbir şey kalsın istemiyordu. O hayat eskiyeli çok olmuştu, belki de haddinden fazla. Apartman kapısını açtı bavulunu çekiştirerek. Elektronik olarak sadece bilgisayarı yanındaydı . Ama onu bile temizlemişti. Ne telefon vardı yanında ne de başka birşey. Yeni alacaktı, izlenmek istemiyordu. Daha arabasını aldığını bilen bile sadece bir kişi vardı.

        Arabaya bindi, üstünü açtı o temiz havayı ciğerlerinde hissedebilmek için. Yola çıktıktan sonra gazı kökledi. İyi hissettirdiğini  kendine itiraf ediyordu. Geleceğin bilinmezliği aklında soru işaretleri oluşturuyordu ve bunu seviyordu. Sevdiği şarkılardan bir CD'si vardı. Onu dinlemeye başladı. "There is always a room in life for this..." diye mırıldanarak yola devam etti. Saatler boyu araba kullandıktan sonra hava kararırken hedefine doğru yaklaştı. Denizin dinginliği ve sonsuzluğu onu rahatlatıyordu. Bir şarkı sözü geldi aklına. "De Alto Cedro voy para Marcan / Llego a Cueto, voy para Mayar" - "From Alto Cedro, I go to Marcan /I arrive in Cuto, and then I go towards Mayar." Yüzünde bir gülümseme belirdi. Galiba istediği yere varıyordu çünkü uzaktan küçük bir ev görünüyordu. Ahşaptan yapılma sevimli bir yer. "Sahilde bir tek o var" diye düşündü. "Ne güzel".. Arabayı evin yanına sürdü ve direkt durdu. Buralarda otopark sorunu olacağını sanmıyordu. Bavulunu aldı, ardından eve doğru yöneldi. İçini korku kapladı bir anda. "O da burada mıdır?" diye ummaya başladı. "Lütfen Tanrım.." Derin bir nefes aldı ve kapıyı çaldı. 1-2 dakika sonra ona biri açtı kapıyı, beklenen kişiydi. Ona uzun uzun baktı. Bavulunu bıraktı ve sımsıkı adama sarıldı. Onun kendine has kumlu kokusunu içine çekti. Ve dudaklarından şu sözler döküldü. "Merhaba..."

27 Ekim 2010 Çarşamba

Merhaba

İşte 1 dakikada blog kurmak böyle oluyormuş :))) Yeni ve ilginç düşünceler, fikirler ve haberler bulursam yine buradayım. see you